Çok sıklıkla karşılaştığım bir soru…

Tüp mide veya bypass cerrahisi geçiren bir çok hasta inançları gereği ramazan ayında oruç tutmak istemektedirler ve oruç tutup tutamayacaklarını sormaktadırlar..

Ameliyatın 1. Ayı sıvı ağırlıklı beslenme olduğu için oruç tutmamak gerekir,

Ameliyatın 1. ayında ise ciddi bir kilo veren hastalarda, 2. Ayda kendilerini çok yorgun hissetmektedirler dolayısı ile..

Ameliyatın ilk 2 ayına gelen zamanda oruç tutmayıp kaza edebilirler..

Daha sonraki aylarda isteyen oruç tutabilir..

Ama özellikle yaz aylarına denk gelen ramazan aylarında sıvı alınımı iyi dengelemeleri lazımdır..

En önemlisi ise, uzun açlık dönemi sonucu yapılan iftarda ölçüyü kaçırıp aşırı yemek yeme midenizi büyütmenize sebep olacaktır..

İftarda, her zamanki kadar yemek yiyip, sıvı alımını yemekten sonra yapabildiğiniz sürece oruç tutabilirsiniz.

Read More

Alkol tüketimi obez kişilerde, obez olmayanlara göre daha fazla olduğuna dair çalışmalar vardır.

Alkol kullanımı ve bağımlılığınıda birbirinden ayırmak gerekir. Alkol bağımlılığını hafif, orta ve ağır olarakda sınıflandırabiliriz. Yapılan bir çalışmada obezite cerrahisine giden kişilerin %7 isinde alkol bağımlılığı olduğu ve diğer hastalarında sadece %3 üçünde bağımlılık çıktığı ortaya konmuştur.

Kilo verme ve alkol tüketimi

Alkol kullanımı ile ameliyat sonrası kilo alımında ilişki olduğu kesindir ve bu konu ile ilgili birçok çalışma mevcuttur.

Obezite ameliyat tipi ile alkol kullanımı arasında farklar vardır.

Tüp mide ameliyatı geçirenlerde, alkol tüketiminde bir artış gözlenmemektedir, gene de alkolün kendisinin kalorisi ve verdiği rahatlık ve gıda tüketimindeki kontrol kayıbının negatif etkilerini göz ardı etmemek lazım.

Bypass ve diğer SADI-S gibi malabsorptif ameliyatlarda durum değişiktir. Bu ameliyatları olan ve alkol kullanan kişiler çok dikkatli olmalıdırlar. Alkol barsağın orta kısımlarına hızla ulaşıp, aynı şekilde kana karışmaktadır, dolayısı ile bypass cerrahisi geçiren bir kişi hızla sarhoş olma ihtimali çok artmaktadır. Bypass ameliyatı geçiren kişilere az bir alkol alımında dahi araç kullanmaması önerilmektedir. Buda alkol bağımlılığı riski taşımaktadır. Bypass cerrahisi ve alkol bağımlılığı arasında sıkı bir ilişki vardır.

Read More

Saç dökülmesi diyetsel bir neden olmadığında nadiren altı aydan fazla sürer. Saç kökleri saçlar tekrar uzar. Bu nedenle tüp mide ve bypass cerrahisi olan hastalar sabırla ve iyi bir besin alımını sürdürerek saçlarının uzatacağını bilmelidirler. Aşağıdaki durumlardan biri var ise, saç dökülmesinin beslenme kaynaklı olduğu düşünülür;

 Demir
Demir, saç dökülmesi ile en çok ilişkili olan besindir.

40ug / L’nin altındaki ferritin seviyesinin kadınlarda saç dökülmesi ile yüksek derecede ilişkili olduğuna dair bazı iyi kanıtlar mevcuttur.

Çinko
Çinko eksikliği hem hayvan çalışmalarında hem de insan vakalarında saç dökülmesi ile ilişkilendirilmiştir. bağlanmıştır.

Araştırmalarda çinko alan hastalarda yüzde 100’ünün altı ay sonra saç dökülmesini durduğu bulundu. Bu hastaların bazıları çinko alımını durdurunca tekrar saç dökülmesinin başladığı görüldü.

Yüksek doz çinkonunda bir takım gastrointestinal sistemde problemlere yol açacağı unutulmamalıdır.

Protein
Düşük protein alımı, saç dökülmesi ile ilişkilidir

Tüp mide ameliyatları sonrası mide asidinin düşmesinde, protein emilimini etkilemektedir.

Sonuç
Saç dökülmesi, obezite  cerrahisi geçiren hastalarda sıkıntı verici bir durumdur. Genellikle hızlı kilo verenlerde görülür.

Bununla birlikte, daha sonra saç dökülmesi, bir beslenme probleminin, özellikle demir eksikliğinin bir göstergesi olabilir.

Başka bir sebep yok ise dökülen saçlar geri delecektir.

Prof.Dr.Tolga Müftüoğlu

Read More

Gerek tüp mide gerekse bypass cerrahisi geçirecek hastaların komplikasyonlardan kaçınması için tütün ürünlerinden uzak durması önemlidir. Aslında, sigara içmenin genel sağlığınız ve sıhhatiniz üzerinde olumsuz etkileri vardır. Popüler inanışın aksine, sigara içmek obeziteye katkıda bulunabilir.

Sigara İçme ve Obezite Arasındaki ilişki

Sigara içmenin  kilo vermede yardımcı olabileceğine inanmasına rağmen, sigara içmenin insanların kilo almasına neden olabileceğine dair bazı kanıtlar vardır.

Obesity dergisinin Nisan 2014 sayısında yayınlanan bir makalede obezite (The Obesity Society resmi gazetesi), sigara içenlerin sigara içmeyenlere göre daha kötü beslenme eğiliminde olduğunu buldu. Araştırma, sigara içen kadınların karbonhidratları yüksek olan yağlı yiyeceklere veya diyetlere sahip olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu tespit etti. Sigara içen kişi obez olmasa da, bir dizi ciddi sağlık sorununa da katkıda bulunabilir.

Obezite Cerrahisi Öncesi Sigara İçmenin Tehlikeleri

Cerrahi bir prosedürden önce herhangi bir tür tütün ürününün kullanılması enfeksiyon riskinin artmasına ve kötü iyileşme sürelerine yol açabilir.

Ameliyat Tarihinizden Önce Sigarayı Bırakma

Tüp mide veya bypass, ameliyatınızdan önce sigarayı bırakmanız istenecektir. İşlemden en az iki veya üç hafta önce, ideal olarak 1 ay önce sigara içmekten kaçının.

Bariatrik Cerrahi Sonra Tütün Ürünlerinden Kaçının

Obezite cerrahi sonrası başarı, alışkanlıklarınızı ve yaşam tarzınızı daha iyi hale getirmekle ilgilidir. Hastalarımızın çoğunda, cerrahi kilo verme prosedüründen geçtikten sonra tütün ürünlerini kullanmayı bırakmalarını tavsiye ediyoruz. Ameliyat öncesi hazırlık gibi, sigara içenlerin ameliyattan sonra birkaç hafta boyunca herhangi bir tütün ürününden uzak durması çok önemlidir. Bu, özellikle yeni diyete alışma döneminde ve iyileşmenin ilk haftalarında önemlidir.

Bypass cerrahisi sonrası, sigara kullananlarda anastomoz ülser gelişme riski artmakta olduğunu da hatırlatmak isterim.

Read More

Şeker hastalığı adında anlaşılacağı gibi, vücudumuzdaki şeker düzenlemesinin bozulmasına bağlı yüksek şeker yüksekliği ile seyreden, kronik bir hastalıktır.

Şeker hastalığı tanısı açlık kan şekerini 125 mg/dL üzerinde çıkması ile konur.

İki tipi vardır.

Tip 1; Çocukluk çağında görülür, pankreas hiç insülin üretemediği için tamamen insüline bağılıdır.

Tip 2; Vücudumuzda insülin mevcut, fakat genellikle obesiteden dolayı  etkili şekilde kullanamadığımız oluşan şeker hastalığı tipidir. Genellikle daha ileri yaşlarda ortaya çıkar.

Tip 1 Şeker hastalığının günümüzdeki tek tedavisi insülindir.

Tip2 şeker hastalığının tedavisi öncelikle Oral Anti Diabetik ilaçlar ve yetersiz kaldığında insülindir. Hastalar bu ilaçları kullanarak kan şekerlerini dengelemeye çalışmaktadırlar.

Metabolik Cerrahi veya Diabet cerrahisi şeker hastalığının tedavisinde en etkili seçenektir. Diabet cerrahisi yapılan hastalarda kan şekerleri hemen ameliyat sonrası hızla düzelmektedir ve çok uzun yıllar bu etki sürmektedir. Bu etkinin temeli ince bağırsaklarımızdır. İnce bağırsaklarımız artık 2. Beyin olarak edilmektedir. Gıdanın ince bağırsaklardaki yolunu değiştirdiğimizde insülinin çok etkili olarak kullanılmasını sağlayan GLP 1 hormonu salgılanmakta ve kan şekeri  kolaylıkla  kontrol altına alınmaktadır. Şeker hastalarını %90’ını obez olduklarından, bu ameliyatlardan sonra kiloda verdiklerinden hastalar ayrıca mutlu olmaktadırlar. Bundan dolayı tüp mide ameliyatlarından sonradadiabet hastalarında düzelme görülmektedir.

Benim kendi hastalarımın tamamı ameliyat sonrası insülini, bazıları da oral anti diabetik  ilaçları bırakmışlardır. Amerika Birleşik Devlet leri ve Kuzey Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda, benzer sonuçlar alınmıştır, hastaların büyük bir bölümü insülini kullanmamaktadırlar, klasik diabet tedavisinde böyle bir sonuç söz konusu değildir.

Özelikle diabet süresi 10-12 yıldan düşük hastalarda, başarı şansı çok daha yüksektir.  Ayrıca ameliyat ettiğimiz hastaların c-peptid seviyelerini  1 nmol/l den yüksek olmasını istemekteyiz. C peptid düzeyi pankreas insülin kapasitesini gösteren bir testtir ve Diabet cerrahisinden önce mutlaka ölçülmelidir.

Sonuç olarak, Diabet Cerrahisi,diabetin tedavisinde halen en etkili bir tedavi metottur.

Read More